Ayak parmaklarımdan başladı ruhumun emilişi,
gözlerim kararıyordu ışıkların altında,
bir bir gözümün önünden geçiyordu ahirim,
sessizlik vardı puslu bir hava,
çakalların ulumalarını hissettiriyordu çınlamalar,
böğrüm sıkışıyordu tonlarca demirin altında kalmışcasına,
ellerimde yokluk hissetmeye başladım hayasızca,
dilim dönmüyordu kepenkleri indirilmiş dükkan misali,
kalbimin içinde akdeniz yangınları,
binlerce yok olan ağaçlar değil umutlarımdı biliyordum,
garip bir parıltı beliriyordu baş ucumda,
çekiliyordu bedenim farklı bir ulviyata,
manasını çözemediğim bir fiiliyat,
siyah beyazdı antika bir gramafon figürü misali,
hafiflemişti bu emanet bedenim sanki,
yardımsız bir savaşdı bu cephesi olmayan,
son gecemde azraile meydan okumuşcasına çırpınıyordum,
kan çanağı gözlerim kapanıyordu sahne sonları gibi,
unutamadığım zevki hüsranlar izliyordum arafların altında,
af denilen bir kelime vardı nerde bu adalet sözü beliriyordu,
gitmek istemeyen bir yobazlık manasının perfonmansı sergileniyordu,
oscar ödüllerinde en iyi oyuncu sanki,
titriyordum soğuk suların altında kalmışcasına,
istemiyordum tamda bir dolunay akşamıydı,
dilek tutsam kabul olmaz çünkü sonumdu,
uçurumdan aşağıya yuvarlandım o anda,
gri yağmur perdesi kalktı ve beyazlıklar canlandı bütün gerçekliklerin,
2 ye ayrılan bütünün minyatürü ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder