6 Aralık 2015 Pazar

Ömür Taşım

Alevli suların köprüsünden koşuyor hayallerim,
susuyor bir mazlumzadenin kaybolan çığlığı gibi,
kaçışıyor içimde eski yeni fikirlerin fırtınası,
yok oluyor yaşadığım bütün manidarlıklar,
hüküm veriyor geçmişin bana intikamı,
söyleniyor garip bir türkünün asaletini,
kalkıyor şaha hırçın atların asiliği gibi,
bakıyor yıkılan surlarımın tadına araf,
acımıyor kırbaçlıyor acıyan her anımı,
damarımda ki kan haram oluyor gönlüme,
sıkışıyor anlamsız kişiliklerin daraltıları,
başlıyor yok oluşun ilk cm ayakları,
ve çekiliyor geleceğin ışıkları o bonkör sahnelerden,
bir sürü insanın irdeli bakışları ok misali saplanıyor,
bıçak gibi keskin sözlerimse vuruyor büyük hırsla mabedime,
topraktan gelen doğuşumun anısı hüzünleniyor,
bir vızıltı misali kulaklarım ağlıyor,
nefesim okyanusları çekiyor sanki kaldıramıyor,
son darbeyi bekliyor fikirlerimin bitiş dansı,
garipçe bir kareografi oynuyor aklımın kenarlarında,
soğuyor parmaklarım güneş ışığımın altında,
sinyali kesiliyor bütün bu duyguların,
sabır geliyor tepeleri aşmış dağdan,
güzel gözleri bakıyor taa uzak diyarlardan,
yatıyorum sakınmazlığın pençesinde dünya masasına,
cerrah olmuş zebani yüzlü acizler,
doğruyolar benim güzel ve naif ahirimi,
ve kaplıyor koyu hatlar umut yoksunu bu sadakatimi ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder