30 Nisan 2017 Pazar

Eski Esintiler

Kaybedenler gökyüzünde ararmış hayali,
çocukken koşan bir kitaptık sadece,
kapakları açılmamış,okunmamış,doyulmamış,
okyanus kaplı sayfalar bütünü,
zaman geldi açtı bembeyaz kapakları olan sayfaları,
birer,birer eskidi güzellikler kısa reklamlar gibi,
bir vızıltı gelir aradan esinti şekli ile,
yaslanır kapına umarsızca sinsi bir halde anılar,
söndürürler eski yeni bütün olayların ateşini,
bitirirler içinde ki yaşama sevincini bazen,
bazense umutlandırır o ürken kalbini,
işte o an değişilmez hiç bir saniye,dakika ve saatler,
çivi gibi çakılı kalırsın o anın karelerine,
yıpranırsın sadece kalbinde ki duygularla,
hatırlamazsın gelmeyecek olan rüzgarların sesini,
ve o an söylenir sana nefsin 'keşke' diye,
'tak' o anda vurulursun duygusal akıntılara karşı,
düşersin kimliğini arayanların uçurumundan aşağı,
artık bitmişsindir insanoğlu,
sağında vardır binbir kelam,
solunda ise yeniliklerden sana evam,
dünya yaşlandı bu sözler sana gerçektir inan,
o güneş geri gelecek kalbinde ki karanlığa da tamam,
ısınacak soğumuş olan  2 odalı organının perçemleri,
dalganalacak geceleri ay ışığı ile bütün ehlin,
korkma bu dünya sadece bedenen sana hakim .

10 Mart 2017 Cuma

Karanlığın Adeti

Eskilerin vakti dalgalansın nöronların alayı,
sinirsel uçlarda bir acı hissetmenin sızısı ile başlasın,
ardı ardına açılan kapıların sonsuzluğunda,
geçmiş kapsar duygu parsellerinin tapusunu,
hayal ile karıştığında sarhoş eder bünyeni,
birden sararsın makara gibi yaşanmışlıkların matinesini,
işte o an saplanır beyin ve kalbine derin bir keder,
insanoğlu meğer geçmişe ne aşk eder,
vahlanır ulaşılmamış bir zirve gibi,
haram sanki geçmişin bütün kasvetli ahengi,
işte hapishaneye ilk giriş yılları bunlar,
duvarları kendin ördüğün azap dolu bir yer,
arafın dolaylarında saklanan karanlığın namlusuna takılırsın,
sıkar sana kara kara kurşunları,
yatar yere 3 kurşunla hayal,anı,mutluluk,
öldürmez kalbini sadece kanaması durmayan bir yara kalır,
açılır günden güne o derin  çukur,
gömersin saniye saniye bütün heveslerini,
son şafağın mahkeme gününe dek beklersin refahı,
hiç gelmeyecek olan gül dolu zamanı,
başkaları der bunun adına lanet,
bizde olmuş bu büyük bir adet,
karanlık bize geçmişten emanet,
ALLAH affetsin bu karamsarlık kefaret ...

8 Mart 2017 Çarşamba

Gerçek siyahken

Gecelerden ses çaldım sabahın akına karşı,
kara balçıktan meziyetimde doğurdum acılar,
sankiler bahanelerin bütün tutsaklığı,
misyonundan sapan duygusal kulemde ki satırlar,
teker teker asar bütün kurumamış renklileri,
simsiyahın en köşesinde süzülen kırıntılara,
zaman adları takarız çocukluk rüzgarlarıyla,
intihar eden sadece kalbindi hissiz katmanlardan,
vurulmasın ince düşünen yobazlıklardan fikirlerin,
mahzen olan hümanist körpelikler,
seni yaralar vicdan kanadından,
en dolu zamanında gaddarlığın ilaçtır sabır zihnine,
bazıları aceleci şeytan duası ile,
saplanırlar katil oldukları fail-i meçhulun bulanıklığına,
kimileri sadakat sesleriyle ağlaşırlar ziyan dağında,
kör kütük beddua ederek dangalaklara,
işte bütün aydınlığın o kıvamında dökülsün hatıralar,
savrulsun doğmamış ahenkli güzel melodiler,
doğrulsun mazhar olan hür üviyete,
bakmasın arkasında bıraktığı o kapkara leşe,
belki doğar gün doğudan,
belki de çok geç olmuştur ecel gelir batıdan .

27 Ocak 2017 Cuma

Salif-üz Zikr Aşk

Oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi,
adımını içeri attığında geri bıraktıkların kadar eski,
yok olmayı göz önüne alacak kadar kararlı,
bazıları yalanla yaşar aşkı,
bazıları severken yanar kollarında,
kimileri taparcasına sever,
kimileri aldığı nefes gibi,
iki taraflıdır yüreğinin parçaları misali,
tek başına yalnız senaryoların hayalidir aşk,
insandan insana değişir duygular,
kaybedince suskunların infazı,
bazende cehennemde yanan bir insanın bağırtısıdır aşk,
zaman sadece erteler gelecek kederi,
kar ise kapatır üstünü bu narin kefenin,
oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi,
kibrit yanmışsa eğer sönecektir bir gün,
rüzgar essede esmesede tükeneceksin,
kaybolacaksın karanlık çıkmaz sokaklarda,
maziyi arayacaksın sokak lambalarının arasında,
işte seni arafa atandır aşk,
bazıları soğukta içer sigarasını,
bazıları keyifle tüttürür yuvalarında,kimileri bilmeden yakar sigarasını,
kimileri anlamsızca özentilik için,
dağılacaksın sağınak yağmur damlaları gibi,
birer birer söneceksin yanan her yürek gibi,
küfredeceksin bazı günlerde dünyaya,
bazende söyleneceksin dostlarına,
kimiyse inleyecektir ıssız bir ortamda,
kimileri yürek burkan intiharla,
oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi ...