20 Şubat 2016 Cumartesi

İnfaz-ı Sükut

2.ayın 20'sinin akşamı kabuğumda,
Sessiz renksiz beyaz duvarların ekranı,
Gönlüme sorulan soruların yanlış cevaplanması,
Bir o kadarda derin düşüncelerin kafamda asılması,
Geçmişi irdeleyen bu koca sahnelerin mizahı,
Canlanıyor küçük odamın her cm2'sinde,
Hegomanya kurmuş olan kara benliğim,
Savaşır ruhu esir olan beyaz hayalimle,
Tek başıma geçen bu zalim vakitler,
Zedeler bütün mihrab giymiş gözlerimi,
Ve büsbütün dünyaya gelmemiş heveslerimi,
Haz artıyor her gıcırdadığında kapım,
Yalnızlık söyleniyor şeytanın avuntusu ile,
Karıştırıyor bütün esası kelamın takvası,
22.yılımdayım bu dört duvarlı hasret kutuda,
Ne seneler ne kefeler ne dertler düştü buraya,
Hançeri saplıyor yaşanmamış umutların sabahında,
Günahlar geldi her gece karanlığında,
Damladı ansızın içeri kapkara cemreler,
 Bitmek bilmedi o puslu geceler,
Ömrümü saysak bir yap-boz eder,
O parçalarda bu alanı temsil eder,
Benim hayalim,nefesim,karakterim,
Durmaz artık acının fevri kaygısı,
Direnmez kızgın seslerin hatrına,
Ve sürüp gider bu toprakla gelen ışığa,
Adaletin zamanı sürer o zamanda,
İşte o vakit biter bu infaz-ı sükut ...

10 Şubat 2016 Çarşamba

Kara Zehir

Ahir zaman kavruluyor güneşten tepside,
Kokuyor acının en pis harmanı bu nezarette,
İlk ışık vardı sonrasında yıl'ışıklar toplaştı,
Gömseler nefsimi kalkar toprağın nefreti,
Ne külfettir ki tahta kurdu gibi yer bitirir bu zinneti,
Doymayan akrostij yüklü insanlık abidesinde,
Yolculuklar başlar adalet ütopyasının kısmetine,
Uzuvlarını hisseden ademin cebelleşme ikramı,    
Mahvettirir paranın o küçük şevki ile hasreti,
Zevkler zevcen olur hilkat garibesi kalbinde,
Tekme tokat girerler o saadetine nasip,
Tınlamaz artık korkunun hükmü kalbi,
Kaldırır bütün pembe tozun azmini,
Süsler karanlığın muktedirliği ile kasveti .