Ben istemem parayı çünkü çürütür beni,
neşem gider hüznüm kalır gözüm beklemez,
sevgi,aşk,mutluluk bıraktığım eski bütün sansasyonel fikirler,
içimde bir kıpırtı var yeryüzünde ki sallantılar gibi,
kefen parçalıyor mabedimin derin acıları,
güneş gülüyor tepeden yüzüme ay ise ağlıyor kederime,
kalbim çırpınıyor gayya çukurlarında kalan bir azapzade gibi,
sonbahar yaprakları dökülüyor gömülen her baharımın üstüne,
gitmeye karar veren kırlangıçlar gibi vakti geliyor doğudan,
irdeliyor bütün göz kapaklarımın üstüne tane tane,
sonrasında susuyor eli ayağı kesilen kurbanlık gibi,
gecesinde başlıyor uğultu efektleri,
hakaretler sallıyor bana bazılarının konuşma duyu organları,
bazıları ise dualarında benden bahsediyor şu beşeri cihanda,
dediğim gibi ben garip bir beşer kelamlar yazan,
yazınca anlamlaştıran ve gözlerden akan yaşlara yardım sağlayan,
ama kimseden üstün olmayıp kendi halinde yaşayan,
işte ben yamakoğlu derler köşeden sağdan soldan ortadan,
seviyorum evet insanları ama vicdanını köreltmemiş keskin bıçak olanları,
biraz deliyimdir gözlerimden belli benim kaderim,
çok azda olsa gülerim şu kuklagiller hayatının sahnelerine,
bazense umutluyumdur pollyanna ve diğer masallar gibi,
ama genelde hüzünlüyüm mazoşist sanarsınız sadece aşktan bariz,
sözlerim çok sanatsal kaldı bu şiirde bu kadar kafi,
toprağa gireceğim evet yıllar sonra bu bedenim fani ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder