annem
güneş gibi içimi aydınlatan,
gecenin en karanlığında yollarımı belirleyen,iyiliğimi isteyen cenneti yaşatan kadın;
şakaklarımdan aşağı hissettim onun acılarını,
gözlerimle gördüm hayatla imtihanını,
ben 16'ydım o 38 inde,
kullandığı ilaç parmaklarından başlardı icraata,
dudakları morarır titrerdi yorgan altında,
ne ulviler vardı ne dostları,
kötü gün hümanistleri sahnedeydi o vakit,
solmuş bir çicek gibi bakardım gülüşüne,
içim kalkardı engin denizler gibi,
fırtınalar kopardı kemal kaptanın gözlerinin içinde,
ne sen sorabilirdin ne de bakabilirdin o hiddetli kaşlarının altında ki elmas duyularına,
eski bir evi gıcırtadan rüzgar eserdi evimize,
ardı arkası kesilmezdi kederlerin,
akrabaların fitne söylevleri devam ederdi arkadan,
zebaniler vardı kan bağı olmayıpta hüküm süren
,kan emici doluydu vampir misali maluklar,
dedemin evi onların üzüm bağı olmuştu,
şimdide olduğu gibi,
sonrasında sürdü bu ahengin efektleri,
şarkı misali bitmiyordu dertlerinin notaları,
geldik şimdi 2015 kör insanların dünyasına,
hayat devam ediyor,
annem 43 yaşında evde zelzeleler devam ediyor,
o yaşlanmayan yüzü ile devam ediyor sevmeye,
artık daha da bir aktiv gülüşü,
ipana reklamlarına özenmiş sanki,
o güzel yüzü hiç çökmemiş,
hüdanın bahçesinden koparılan bir gül misali,
oldumu sabah gelir uyandırır evin kadını sonay ahaliyi,
merak etmişimdir rahmetli niye bu adı verdi diye,
şimdi ise büyüdüm anlıyorum bunun manasını,
o bize verilen son ay ışığı,
ailemizin yeşeren güzelliklerin umudu olduğunu ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder