Kaybedenler gökyüzünde ararmış hayali,
çocukken koşan bir kitaptık sadece,
kapakları açılmamış,okunmamış,doyulmamış,
okyanus kaplı sayfalar bütünü,
zaman geldi açtı bembeyaz kapakları olan sayfaları,
birer,birer eskidi güzellikler kısa reklamlar gibi,
bir vızıltı gelir aradan esinti şekli ile,
yaslanır kapına umarsızca sinsi bir halde anılar,
söndürürler eski yeni bütün olayların ateşini,
bitirirler içinde ki yaşama sevincini bazen,
bazense umutlandırır o ürken kalbini,
işte o an değişilmez hiç bir saniye,dakika ve saatler,
çivi gibi çakılı kalırsın o anın karelerine,
yıpranırsın sadece kalbinde ki duygularla,
hatırlamazsın gelmeyecek olan rüzgarların sesini,
ve o an söylenir sana nefsin 'keşke' diye,
'tak' o anda vurulursun duygusal akıntılara karşı,
düşersin kimliğini arayanların uçurumundan aşağı,
artık bitmişsindir insanoğlu,
sağında vardır binbir kelam,
solunda ise yeniliklerden sana evam,
dünya yaşlandı bu sözler sana gerçektir inan,
o güneş geri gelecek kalbinde ki karanlığa da tamam,
ısınacak soğumuş olan 2 odalı organının perçemleri,
dalganalacak geceleri ay ışığı ile bütün ehlin,
korkma bu dünya sadece bedenen sana hakim .
Karanlığın Güneşi
30 Nisan 2017 Pazar
10 Mart 2017 Cuma
Karanlığın Adeti
Eskilerin vakti dalgalansın nöronların alayı,
sinirsel uçlarda bir acı hissetmenin sızısı ile başlasın,
ardı ardına açılan kapıların sonsuzluğunda,
geçmiş kapsar duygu parsellerinin tapusunu,
hayal ile karıştığında sarhoş eder bünyeni,
birden sararsın makara gibi yaşanmışlıkların matinesini,
işte o an saplanır beyin ve kalbine derin bir keder,
insanoğlu meğer geçmişe ne aşk eder,
vahlanır ulaşılmamış bir zirve gibi,
haram sanki geçmişin bütün kasvetli ahengi,
işte hapishaneye ilk giriş yılları bunlar,
duvarları kendin ördüğün azap dolu bir yer,
arafın dolaylarında saklanan karanlığın namlusuna takılırsın,
sıkar sana kara kara kurşunları,
yatar yere 3 kurşunla hayal,anı,mutluluk,
öldürmez kalbini sadece kanaması durmayan bir yara kalır,
açılır günden güne o derin çukur,
gömersin saniye saniye bütün heveslerini,
son şafağın mahkeme gününe dek beklersin refahı,
hiç gelmeyecek olan gül dolu zamanı,
başkaları der bunun adına lanet,
bizde olmuş bu büyük bir adet,
karanlık bize geçmişten emanet,
ALLAH affetsin bu karamsarlık kefaret ...
sinirsel uçlarda bir acı hissetmenin sızısı ile başlasın,
ardı ardına açılan kapıların sonsuzluğunda,
geçmiş kapsar duygu parsellerinin tapusunu,
hayal ile karıştığında sarhoş eder bünyeni,
birden sararsın makara gibi yaşanmışlıkların matinesini,
işte o an saplanır beyin ve kalbine derin bir keder,
insanoğlu meğer geçmişe ne aşk eder,
vahlanır ulaşılmamış bir zirve gibi,
haram sanki geçmişin bütün kasvetli ahengi,
işte hapishaneye ilk giriş yılları bunlar,
duvarları kendin ördüğün azap dolu bir yer,
arafın dolaylarında saklanan karanlığın namlusuna takılırsın,
sıkar sana kara kara kurşunları,
yatar yere 3 kurşunla hayal,anı,mutluluk,
öldürmez kalbini sadece kanaması durmayan bir yara kalır,
açılır günden güne o derin çukur,
gömersin saniye saniye bütün heveslerini,
son şafağın mahkeme gününe dek beklersin refahı,
hiç gelmeyecek olan gül dolu zamanı,
başkaları der bunun adına lanet,
bizde olmuş bu büyük bir adet,
karanlık bize geçmişten emanet,
ALLAH affetsin bu karamsarlık kefaret ...
8 Mart 2017 Çarşamba
Gerçek siyahken
Gecelerden ses çaldım sabahın akına karşı,
kara balçıktan meziyetimde doğurdum acılar,
sankiler bahanelerin bütün tutsaklığı,
misyonundan sapan duygusal kulemde ki satırlar,
teker teker asar bütün kurumamış renklileri,
simsiyahın en köşesinde süzülen kırıntılara,
zaman adları takarız çocukluk rüzgarlarıyla,
intihar eden sadece kalbindi hissiz katmanlardan,
vurulmasın ince düşünen yobazlıklardan fikirlerin,
mahzen olan hümanist körpelikler,
seni yaralar vicdan kanadından,
en dolu zamanında gaddarlığın ilaçtır sabır zihnine,
bazıları aceleci şeytan duası ile,
saplanırlar katil oldukları fail-i meçhulun bulanıklığına,
kimileri sadakat sesleriyle ağlaşırlar ziyan dağında,
kör kütük beddua ederek dangalaklara,
işte bütün aydınlığın o kıvamında dökülsün hatıralar,
savrulsun doğmamış ahenkli güzel melodiler,
doğrulsun mazhar olan hür üviyete,
bakmasın arkasında bıraktığı o kapkara leşe,
belki doğar gün doğudan,
belki de çok geç olmuştur ecel gelir batıdan .
kara balçıktan meziyetimde doğurdum acılar,
sankiler bahanelerin bütün tutsaklığı,
misyonundan sapan duygusal kulemde ki satırlar,
teker teker asar bütün kurumamış renklileri,
simsiyahın en köşesinde süzülen kırıntılara,
zaman adları takarız çocukluk rüzgarlarıyla,
intihar eden sadece kalbindi hissiz katmanlardan,
vurulmasın ince düşünen yobazlıklardan fikirlerin,
mahzen olan hümanist körpelikler,
seni yaralar vicdan kanadından,
en dolu zamanında gaddarlığın ilaçtır sabır zihnine,
bazıları aceleci şeytan duası ile,
saplanırlar katil oldukları fail-i meçhulun bulanıklığına,
kimileri sadakat sesleriyle ağlaşırlar ziyan dağında,
kör kütük beddua ederek dangalaklara,
işte bütün aydınlığın o kıvamında dökülsün hatıralar,
savrulsun doğmamış ahenkli güzel melodiler,
doğrulsun mazhar olan hür üviyete,
bakmasın arkasında bıraktığı o kapkara leşe,
belki doğar gün doğudan,
belki de çok geç olmuştur ecel gelir batıdan .
27 Ocak 2017 Cuma
Salif-üz Zikr Aşk
Oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi,
adımını içeri attığında geri bıraktıkların kadar eski,
yok olmayı göz önüne alacak kadar kararlı,
bazıları yalanla yaşar aşkı,
bazıları severken yanar kollarında,
kimileri taparcasına sever,
kimileri aldığı nefes gibi,
iki taraflıdır yüreğinin parçaları misali,
tek başına yalnız senaryoların hayalidir aşk,
insandan insana değişir duygular,
kaybedince suskunların infazı,
bazende cehennemde yanan bir insanın bağırtısıdır aşk,
zaman sadece erteler gelecek kederi,
kar ise kapatır üstünü bu narin kefenin,
oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi,
kibrit yanmışsa eğer sönecektir bir gün,
rüzgar essede esmesede tükeneceksin,
kaybolacaksın karanlık çıkmaz sokaklarda,
maziyi arayacaksın sokak lambalarının arasında,
işte seni arafa atandır aşk,
bazıları soğukta içer sigarasını,
bazıları keyifle tüttürür yuvalarında,kimileri bilmeden yakar sigarasını,
kimileri anlamsızca özentilik için,
dağılacaksın sağınak yağmur damlaları gibi,
birer birer söneceksin yanan her yürek gibi,
küfredeceksin bazı günlerde dünyaya,
bazende söyleneceksin dostlarına,
kimiyse inleyecektir ıssız bir ortamda,
kimileri yürek burkan intiharla,
oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi ...
her insanın masum hayali gibi,
adımını içeri attığında geri bıraktıkların kadar eski,
yok olmayı göz önüne alacak kadar kararlı,
bazıları yalanla yaşar aşkı,
bazıları severken yanar kollarında,
kimileri taparcasına sever,
kimileri aldığı nefes gibi,
iki taraflıdır yüreğinin parçaları misali,
tek başına yalnız senaryoların hayalidir aşk,
insandan insana değişir duygular,
kaybedince suskunların infazı,
bazende cehennemde yanan bir insanın bağırtısıdır aşk,
zaman sadece erteler gelecek kederi,
kar ise kapatır üstünü bu narin kefenin,
oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi,
kibrit yanmışsa eğer sönecektir bir gün,
rüzgar essede esmesede tükeneceksin,
kaybolacaksın karanlık çıkmaz sokaklarda,
maziyi arayacaksın sokak lambalarının arasında,
işte seni arafa atandır aşk,
bazıları soğukta içer sigarasını,
bazıları keyifle tüttürür yuvalarında,kimileri bilmeden yakar sigarasını,
kimileri anlamsızca özentilik için,
dağılacaksın sağınak yağmur damlaları gibi,
birer birer söneceksin yanan her yürek gibi,
küfredeceksin bazı günlerde dünyaya,
bazende söyleneceksin dostlarına,
kimiyse inleyecektir ıssız bir ortamda,
kimileri yürek burkan intiharla,
oysa çay ve sigara ile başlamıştı hikayemiz,
her insanın masum hayali gibi ...
22 Aralık 2016 Perşembe
Şehadet-i Zafer
Bir ay doğsun geceden sabaha,
Yıldız parlatsın akan kanımı,
Naaşım doğrulsun kıbleye doğru,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Doğurmuş anam beni vatana,
Şehit olmak yazılmış atama,
Kurban olayım o şanlı sancağa,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Her beşere olmaz böyle mükafat,
Benim canım allah yoluna fedakar,
Göklerden gelen tarihim cefakar,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Selalar inletsin bütün akvamı,
Belalar sindiremez bu azamı,
Dindiremez küffar bu tebayı,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Mükafatım ölümdür bu dünyada,
Değişmem hak yolunu aslada,
Kanım sulansın emanet tarlamda,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Ses ver bana toprağın altında ki şehit,
Yatağım yanındır olsun kanımız eşit,
Çekilelim birden ruh-i zeminden semaya,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım,
Vursunlar beni şu ufacık kalbimden,
Söylesinler tekbirleri hep bir elden,
Sonrasında gömsünler beni evvelden,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Aşık olunmaz mı senin gibi edaya,
Haydi yatırsınlar beni toprağa,
Kavuşayım atalarımla şafağa,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Meydanlarda okunsun kur'anlar,
Ağlamasın o gazi turanlar,
Susmasın güzel ülkemde ezanlar,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Benim soyum şanlıdır eğmez başını,
Saymayın artık o kötü günlerin yaşını,
Kaldırın kılıçları sefer vakti zalime,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Haydi kalksın ayağa müslüman ruhu,
Başlasın adalet için türkün kurtu,
Dalgalansın her yerde ay-yıldız nuru,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Yıldız parlatsın akan kanımı,
Naaşım doğrulsun kıbleye doğru,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Doğurmuş anam beni vatana,
Şehit olmak yazılmış atama,
Kurban olayım o şanlı sancağa,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Her beşere olmaz böyle mükafat,
Benim canım allah yoluna fedakar,
Göklerden gelen tarihim cefakar,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Selalar inletsin bütün akvamı,
Belalar sindiremez bu azamı,
Dindiremez küffar bu tebayı,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Mükafatım ölümdür bu dünyada,
Değişmem hak yolunu aslada,
Kanım sulansın emanet tarlamda,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Ses ver bana toprağın altında ki şehit,
Yatağım yanındır olsun kanımız eşit,
Çekilelim birden ruh-i zeminden semaya,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım,
Vursunlar beni şu ufacık kalbimden,
Söylesinler tekbirleri hep bir elden,
Sonrasında gömsünler beni evvelden,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Aşık olunmaz mı senin gibi edaya,
Haydi yatırsınlar beni toprağa,
Kavuşayım atalarımla şafağa,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Meydanlarda okunsun kur'anlar,
Ağlamasın o gazi turanlar,
Susmasın güzel ülkemde ezanlar,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Benim soyum şanlıdır eğmez başını,
Saymayın artık o kötü günlerin yaşını,
Kaldırın kılıçları sefer vakti zalime,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
Haydi kalksın ayağa müslüman ruhu,
Başlasın adalet için türkün kurtu,
Dalgalansın her yerde ay-yıldız nuru,
Gök girsin kızıl çıksın,
Allaha kurban olayım
10 Haziran 2016 Cuma
Alem-i beka vakti
Bir ruhi göçtü gözlerimden,
Okundu selalarım kalbimin çehresinde,
Sindi ahirin beyaz silüeti nefsime,
Parça parça hatıralar süzüldü aklıma,
Dün çocuktum bugünse ömür yaşı,
Su gibi geçti hissettiğim suret naaşı,
Ey fani akıl kalmadı hani,
Topraksız gömmesinler kafi,
Sadece sözler kalmaz bu diyarda,
Yazı yazar aslını o gaflı cihanda,
Gözler görür evvelki zamanı,
Hasret bitirdi bu acı akvamı,
Rüzgar gibi esti hayallerin uğultusu,
Ve başladı ebedi yürüyüş ütopyasına,
Sustu adem doğruldu kıbleye,
İndi azam bitti bu şehvette,
Bilmem kaçın zamanı ya da tarihi,
Gelmişse ecel çekilir ruhun külfeti,
Ey paşalar,sultanlar,krallar buna ne çare,
Her beşer tadacak pare pare,
Herkesin tek olduğu o yüce sahne,
İnecek perdeler gökyüzünden tane tane,
Vakit geldimi ruh-i zeminde,
Elveda der adem bu zevk-ü sefa hüviyetine ...
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Mavi
Mavi,
En güzel renktir,
Aşkın en açık tonu,
Derdin en naif kolu,
Dünyanın en saf yolu,
Mavi,
Gökyüzü hikmetinin görseli,
İnsan bilmez bu müthiş kudreti,
Sessiz uğultuların yeri,
Bir o kadar da çınlamaların merkezi,
Mavi,
Uçsuz bucaksız akıntının zevki,
Kelamın anlatamadığı duygu seli,
Makberin yalnız kaldığı mevki,
Ölüm sessizliğinin şehveti,
Mavi,
Yoksulun zenginin baktığı perde,
Odur bütün bu kedere çare,
Issız kalyonların sürüklendiği mertebe,
Yalnızlar şehrinin tahtı,
Mavi,
Göğüs kafesimin hapis şehri,
Yeşilin yanında olsa kafi,
Egosuz hatrın tam keyfi,
Yaşamın başlangıç cetveli,
Mavi,
Yok olan bir ressam hayali,
Katledilen duyguların ezeli,
İnsan kaderinin saflığı,
Dipsiz kuyuların aydınlığı,
Mavi,
Hayatımın vizyon matinesi,
İhtiraslarımın oynak görseli,
Huzurumun temsili heyeti,
Gözlerinin yokluğunun kefeni ...
En güzel renktir,
Aşkın en açık tonu,
Derdin en naif kolu,
Dünyanın en saf yolu,
Mavi,
Gökyüzü hikmetinin görseli,
İnsan bilmez bu müthiş kudreti,
Sessiz uğultuların yeri,
Bir o kadar da çınlamaların merkezi,
Mavi,
Uçsuz bucaksız akıntının zevki,
Kelamın anlatamadığı duygu seli,
Makberin yalnız kaldığı mevki,
Ölüm sessizliğinin şehveti,
Mavi,
Yoksulun zenginin baktığı perde,
Odur bütün bu kedere çare,
Issız kalyonların sürüklendiği mertebe,
Yalnızlar şehrinin tahtı,
Mavi,
Göğüs kafesimin hapis şehri,
Yeşilin yanında olsa kafi,
Egosuz hatrın tam keyfi,
Yaşamın başlangıç cetveli,
Mavi,
Yok olan bir ressam hayali,
Katledilen duyguların ezeli,
İnsan kaderinin saflığı,
Dipsiz kuyuların aydınlığı,
Mavi,
Hayatımın vizyon matinesi,
İhtiraslarımın oynak görseli,
Huzurumun temsili heyeti,
Gözlerinin yokluğunun kefeni ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)